SİTEDE ARA

EVRENDEKİ EN SOĞUK YER…
06 Mart 2018

Hayır uzayda değil, burada dünyada. Şaşırdınız mı? Evrendeki en soğuk yer Finlandiya’dadır. Helsinki Üniversitesi’nden bir ekip 2000 yılında bir rodyum (radyum değil Y.N.) parçacığını, mutlak sıfırdan (-273 derece C) derecenin on milyarda biri kadar daha yüksek bir ısıya kadar soğuttu.  Bildiğiniz gibi rodyum çok nadir rastlanan bir metaldir ve asıl kullanım alanı arabalarımızdaki katalitik konvertörlerdir.

-        Rodyum, periyodik tabloda Rh sembolüyle gösterilen atom numarası 45 olan elementtir. Az bulunan beyaz-gümüş renkte ve platin grubuna aittir.

 -       Katalitik konvertör ya da katalitik dönüştürücü, motorların egzozlarındaki çevreye zararlı maddeleri daha az zararlı maddelere dönüştüren aygıt. En yaygın uygulaması otomobillerdedir.

 -       Mutlak sıfır, bir maddenin moleküllerinin entropisinin minimum değerine ulaştığı teorik sıcaklıktır. 0 Kelvin, –273,15 °Celsius, 0 °Rankine ve -459,67 °Fahrenhayta eşittir.

 -       Entropi, fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır.

 

 İkinci en soğuk nokta MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) bulunmaktadır. Wolfgang Ketterle’nin (D. 21 Ekim 1957) başkanlığındaki ekip 2003’te çok soğul sodyum gazı oluşturmayı başardı.  Ketterle, 2001 yılında Bose-Einstein yoğunlaştırması (maddenin sadece mutlak sıfıra yakın derecelerde var olan yeni bir hali) üzerine yaptığı çalışmayla Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmıştı. Düşünsenize bu bilim adamının çocukluktaki en sevdiği oyuncağı Legosuymuş. İlginç..

 

Laboratuarlarda oluşturulan bu son derece düşük sıcaklıklar dikkate değerdir. Derin uzayda bile sıcaklık -245 derecenin altına nadiren düşer. İstisnası yok mu? Elbette var. Avustralyalı gökbilimciler 1979’da Merkezinde Güneşimizden üç kat daha ağır, ölmekte olan bir yıldız sahip Bumerang Nebulası’nı keşfettiler. Adı üzerinde, bir bumeranga ya da papyona benzeyen bu nebula son 1500 yıldır saatte 500,000 km. hızla gaz püskürtüyor. Nefesimizi ağzımızdaki dar boşluktan püskürttüğümüzde bu nefesin soğuması gibi, nebuladan sıkışarak çıkan gaz da yayıldığı uzaydan iki derece daha soğuk oluyor ve bugüne dek kaydedilmiş en düşük sıcaklık işte bu. (-271 derece)

 

Bu gazla karşılaştırıldığında, Güneş Sistemimizdeki en düşük sıcaklık pek de soğuk değildir. (Voyager II’nin 1989’da Neptün’ün en büyük uydusu Triton’un yüzeyinde ölçtüğü -235 derece) Dünyada kaydedilmiş en düşük dereceyse 1983 yılında Antarktika’da -89,2 derece C olarak kaydedildi.

 

Düşük sıcaklık konusunda yapılan araştırmalar, süperiletkenler üzerine yapılan incelemelerde son derece önemlidir. Süperiletkenler, elektrik akımına karşı sıfır direnç gösteren ancak şimdiye kadar yalnızca düşük sıcaklıklarda işleyen maddelerdir. Bunların kullanıma sokulması dünya teknolojisini tamamıyla değiştirebilir. Örneğin, bilgisayarların hızını muazzam arttırırken, elektrik tüketimini ve sera gazı salımını minimuma indirebilirler. Yakıtsız ulaşımı, tehlikeli X ışınlarına gerek duyulmaksızın insan vücudunun içini görmenin alternatif bir yolunu ve hiç kimseyi öldürmeden düşmanın elektronik aksamını felç eden bir silahı (E-Bomba) mümkün kılabilirler.

HELSİNKİ ÜNİVERSİTESİ..
M.I.T.
PROF. WOLGANG KETTERLE
RODYUM..
KATALİTİK KONVERTÖR I..
KATALİTİK KONVERTÖR II..
VOYAGER II..
TRITON I..
TRITON II..
VOYAGER II'DEN TRITON..
NEPTÜN VE TRITON..
VOYAGER'LARIN YÖRÜNGELERİ..
  • YORUMLAR (0)
  • YORUM YAP
    • İlk yorumu sen yap.
  • Ad Soyad E-mail Adres Yorum