SİTEDE ARA

AKLIMDA CEVAPSIZ SORULAR II...
29 Ekim 2020

Tora Kitabından adının Efraim kabilesinden Nun oğlu Hoşea olduğu ve Musa'nın ona Yuşa olarak hitap ettiğini öğrendiğimiz Mısır doğumlu Yahudilerin 2. Peygamberi Yeşu’nun mucizelerini burada noktalayalım ve asıl konumuza dönelim.

 

Hatırlayalım... Exodüs yani İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışını konuşuyorduk. Peki Yahudiler Musa başlarında olmak üzere nereye gitmek amacıyla Mısır’ı terk ediyorlardı? Rastgele mi, biz çıkalım da neresi olursa olsun düşüncesiyle mi yapılan bir çıkıştı bu? Yoksa belli bir amaçları mı vardı? Kutsal Kitaba bakıldığında son olarak yukarıda Yeşu’nun Mucizeleri bölümünde de anlattığımız gibi, Rabb’in onlara emrettiği Vaat Edilmiş Topraklara, yani Kenan Eli’ne varmak üzere yapılan bir harekâttı bu. Kenan İli’nde yaşamakta olan Hz. İbrahim (Abraham, Abram, Abraam), orada kuraklığın baş göstermesi üzerine yanındakilerle Mısır’a göçecek ve orada yaşamaya başlayacaktır. Bu Kenan’dan Mısır’a Yahudilerin ilk göçü. Sonra ikinci bir göç daha var Mısır’a. Tevrat, Hz. Yakub’un oniki oğlunun Hz. Yusuf zamanında gelip Mısır’a yerleşmesiyle, Yahudilerin Mısır’la yeniden tanışmasını anlatır. Kenan Eli’nden Mısır’a yapılmış iki göç.

 

Exodüs olayında İsra-el kabilesini kendisine yeni bir yerleşim yeri aramamakta, atalarının yaşadıkları yere, o eski topraklara geri dönmektedirler. İşte tam da bu nedenle hikâyenin adı bile “Mısır’dan Çıkış”tır. Peki hiç düşündünüz mü, neden kendilerine her türlü zulmü yapan(!) zalim firavunun ülkesinden kaçış (Mısır’dan Kaçış) veya göç (Mısır’dan Göç) ya da benzer başka bir ad değildir de ille de “Mısır’dan Çıkıştır bu hareketin adı.

 

Cevabı basit.. Çünkü geldikleri yere yani Kenan ülkesine gitmek için Mısır’dan çıkmaktadırlar, başka bir nedenle değil. Bu yönüyle de bu olay, tam anlamıyla bir “Eve Dönüş” hikâyesidir. Üstelik o dönemde kendilerine özgü bir dilleri, yazıları da yoktur. Bunlar olmadığı için de bu hikâyelerini “Kutsal Tören Yürüyüşü” anlamına gelen Yunanca bir sözcükle Exodüs olarak isimlendirirler. Bu konuda daha pek çok şey söylenebilir ama şimdilik gerek yok, yazımız ilerledikçe bu konuya da değineceğiz.

 

Açıkça görüldüğü gibi her Yahudi peygamberi ve/veya önemli din adamı çeşitli efsane ve hayalleri ustaca oya gibi işlemişler ve Tevrat’a ilave etmişlerdir. Psikanaliz biliminin kurucusu Avusturyalı nörolog (üstelik Yahudi kökenli) Sigmund Freud (1856-1939) bu konuda şunları yazmıştır. “Bir zamanlar atalarının ellerindeki toprakları Tanrı Yehova’nın kendilerine geri vereceğine ilişkin sözler ustaca uydurmalardan başka bir şey değildir.”

 

 

YAHUDİLERİN KUTSAL KİTABI

 

Hatırlayalım; Tevrat, Tora veya Pentateuk, Tanah ve Eski Ahit'in ilk beş kitabına verilen isim. Musa'nın Beş Kitabı olarak da bilinir. Orijinal olarak İbranice yazılmıştır. Tanrı tarafından Musa'ya vahyedildiğine inanılır. Tevrat sözcüğü bazen Tanah'ın tamamı için de kullanılır. Tevrat adı, İbranice Torah sözcüğünün Arapça biçiminin Türkçeye uyarlanışıdır. İbranice "öğretme, gösterme, yönlendirme, öğreti, yasa" anlamına gelir.

 

Tevrat'ı oluşturan kitapların İngilizce ve bazı diğer Batı dillerinde kullanılan adları, Tevrat'ın 2. yüzyılda yapılmış Yunanca çevirisinden gelmekte. Yunanca Pentatefhospenta (beş) ve tefhos (nüsha,fasikül) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş.

Tevrat’ın rulo halindeki el yazması nüshasına Sefer Torah, kitap halindeki nüshasına Humaş Torah  (Hamişa Humşey Torah: esfâr-ı hamse) denilmektedir. Tevrat’ın her iki nüshası da beş kitaptan oluşmaktadır. Bunlar vahye dayandırılan geleneksel sırasıyla Tekvîn (Bereşit), Çıkış (Şemot), Levililer (Vayikra), Sayılar (Bemidbar) ve Tesniye’dir (Dıvarim).. 

 

Peki şimdi size Tevrat’ın Hz. Musa’dan önce var olduğunu söylersek bize inanır mıydınız? Yanlış okumadınız, Tevrat daha Musa doğmadan, Yahudilik inancı yayılmadan çok çok önceleri de vardı, yaratılmıştı. Nasıl mı? Anlatalım, daha doğrusu eski Yahudi kaynaklarına bir göz atalım..

 

Musevilikte kutsal metinlerin haftalık sinagog toplantılarında okunan ve dinleyicilere ders olarak verilen açıklamalardan oluşan bir külliyat bulunur.  “Midraş” adı verilen bu tür Yahudi kaynaklarına göre Tevrat dünyanın yaratılışından önce yaratılan yedi şeyden biridir. (Bkz. Kaynak; Bereşit Rabah, 1/4; Pirke de-Rabbi Eliezer, s. 10-11) Tevrat dünya yaratılmadan 974 nesil önce yaratılmış. (Bkz. Kaynak; Eliyahu Zuta, s. 10; Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-Ṣaḥîḥ’inde Tevrat’ın Hz. Âdem’den kırk yıl önce yaratıldığına dair bir rivayet bulunmaktadır) Tevrat dünyanın ve insanın yaratılışında Tanrı’ya danışmanlık(!)  yapmıştır. (Bkz. Kaynak; Pirke de-Rabbi Eliezer, s. 12-13). Tanrı, dünyanın yaratılmasından Tevrat’ın İsrailoğullarına verilişine kadar günün üçte birini Tevrat okumak(!) ve onun yorumu olan Mişna çalışmakla(!) geçirmiştir. (Bkz. Kaynak; Eliyahu Rabah, s. 14) Kaynaklarda Adem, Nuh, İbrahim ve Yusuf’un Tevrat’ın bütün hükümleriyle iman ettikleri anlatılmaktadır. (Bkz. Kaynak; Megillah, I/11; Zohar, I/176).

Kuran’da ise Tevrat’ın İbrahim ve Yakub’dan sonra indirildiği belirtilerek bu rivayet reddedilmektedir (Al-i İmran 3/65, 93). Midraş ile medrese sözcüğü aynı kökten türemiştir.

 

İşte size Yahudi kaynaklarından Tevrat’ın Yahudi olmayanlarca pek bilinmeyen gerçek hikâyesi. İnanırsanız, inanmazsınız bilemeyiz bizden anlatması, hem de kutsal kaynaklardan.

 

Hıristiyanlık, Tevrat'ı ve Tanah'ın diğer kitaplarını kutsal kabul eder, ancak Tanrı'nın İsa vasıtasıyla yeni bir ahit getirdiğine inanır ve bu nedenle de Musevi Kutsal Kitabını Eski Ahit olarak adlandırır. Yahudilik ise, İsa'yı ve Yeni Ahiti kabul etmediği için Tanah’ın Eski Ahit olarak adlandırılmasını uygun bulmaz.

 

Tevrat'ın yazılmasıyla ilgili uzun süre en çok kabul gören teori belgesel hipotezdi. Ayrıca, Tevrat'ın yazılması ve Tevrat anlatılarının Sümer efsaneleriyle benzer imgeler ve hikâyeler içermesi konusunda dünyaca ünlü Türk Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın Tevrat’ın yazımıyla ilgili görüşleri şöyledir: "İsrail bilginleri Babil kitaplıklarından aktarmışlar. MÖ 5. yüzyılda da Babil kralı Nebukadnezar Filistin’i ele geçirince oradaki Yahudilerin en bilginlerini alıp Babil'e götürüyor. Onlar orada boş durmuyorlar, Sümer bilginlerinin aktardıkları bilgilerden yararlanıyorlar. Bilginler Babil'den döndükten sonra Tevrat yazılmaya başlanıyor."

 

(Belgesel hipotez - İngilizce: Documentary Hypothesis [DH]) - veya Wellhausen hipotezi; Tevrat'ın, yani Musa'nın beş kitabının, birbirlerinden bağımsız, paralel ve tam hikâyelerden oluştuğunu ve redaktörler (düzenleyiciler) tarafından bir dizi düzenlemelerden geçtikten sonra son hâlini aldığını iddia eden hipotez.. AC)

 

Kuran'da Tevrat'ın Allah tarafından Musa Peygambere indirilmiş bir kitap olduğu ifade ediliyor. Ancak içerdiği olaylara, anlatım biçimlerine ve mantık silsilesine bakıldığında Tevrat’ın indiği gibi kalmadığı ve içeriğinde pek çok ilaveler bulunduğu hususunda ünlü Sümeroloğumuza ve kendisi gibi düşünen hemen her dinden teologlara da hak vermemek imkânsız gibi. Biz de Eski Ahit’te anlatılanları, özellikle mucize olarak bize iletilenleri mercek altına alacağız, tabi bilgimizi, aklımızı ve mantığımızı işleterek. Kitab-Mukaddes’le alakalı teologların ortak düşüncesi, yukarıda da belirttiğimiz gibi, başta Yahudi peygamberleri olmak üzere pek çok önde gelen Yahudi din adamlarının ona çeşitli ilaveler yaptığıdır.

 

 

TEVRATA EKLENEN BAZI METİNLER

 

Yahudi peygamberleri, kendilerinden olmayan Kenanlı kavimlerin, Ammonluların, Moavlıların, Amurruların dinsel metinlerini, söylencelerini almış, gerçekte tanrısı EL olan bu söylence ve metinlerin içine YHVY’i monte etmişlerdir. Bu konuda bakalım din alimleri ne diyorlar?

 

Halen Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapan Türk Din Tarihçisi, 1962 doğumlu Prof. Dr. Baki Adam, “Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat” adlı eserinde, Tevrat’ın dördüncü kitabı Sayılar’da “Rabb’in Savaşları Kitabı” adında bir kitaptan bahseder ve bu kitaptan alıntı yapar. “Metne bakıldığında, bu “Rabb’in Savaşları Kitabı”nın İsraillilere değil, Moavlılara veya Amorilere ait olduğu anlaşılmaktadır” diye yazar.

Prof. Dr. Adam’ın sözünü ettiği bu alıntı aynen şöyledir; “Oradan da ayrılıp Amorluların sınırına dek uzanan çölde, Arnon Vadisi’nin karşı yakasında konakladılar.” Arnon, Moavla Amorluların ülkesi arasındaki Moav sınırıdır.

Rabb’in Savaşları Kitabında (Book of the wars of the Lord) şöyle yazılıdır; “…Sufa topraklarında Vahev Kenti, vadiler, Arnon Vadisi, Ar kentine dayanan ve Moav sınırı boyunca uzanan vadilerin yamaçları….” (Sayılar 21: 13-16) “…. Waheb in Suphah and the ravines, the Arnon and the slopes of the ravines that lead to the site of Ar and lie along the border of Moab.”

 

Bir başka Yahudi ilahiyatçı ve haham olan 1945 A.B.D. doğumlu Dan Cohn-Sherbok, “Sefer Milhamot Ha-Shem” adını taşıyan kitabında, Rabb’in Savaşları adlı kitabın yazarının Gersonides adıyla ünlü Levi ben Gershon olduğunu ve 1288-1344 yılları arasında yaşadığını belirtmiştir. Güvenilir bir Yahudi kaynağı olan www.sevivon.com. da “Gersonides’in en ünlü felsefi eseri, Rabb’in Savaşları’nı (Wars of the Lord) tamamlaması tam 12 yıl sürer ve 1329’da tamamlanır” diye yazarak daha kesin bir bilgi verir.

 

Bizim bir diğer sağlam kanıtımız da Eski Ahit’in ta kendisidir. Okuyalım bakalım neler yazılmış..”Zamzumlular Anaklılar kadar uzun boylu, güçlü ve kalabalıktılar. Ama Rabb (yani Lord ya da Yahve) onları Ammonlular önünde yok etti. Ammonlular, Zamzumluların topraklarını alıp yerlerine yerleştiler.” (Yasanın Tekrarı 2: 21) Buradan da anlaşılacağı üzere, İsra-ellilerin önünde savaşması gerekirken yanlışlıkla(!) Ammonluların önünde savaşan Yahudi tanrısı Rabb, yani Yehova, yani Lord, Zamzumluları yok etmişmiş.

 

Lord’un ya da Rabb’in veya Yehova’nın İsra-el’in değil, Ammonluların tanrısı olduğu, bundan daha açık nasıl yazılabilir. Yani siz bırakın oradan buradan kendilerine mal ettikleri Yaratılış veya Tufan hikâyelerini, Tanrılarını bile düşman bir kavim olduğunu söyledikleri Ammonlulardan almışlardır İsrailoğulları.

 

Ortaya çıkan sonuç şudur; bazılarının Musa’nın yazdığını iddia ettikleri, tarihin bilinmeyen zamanlarından kalma Kutsal Kitap, MS.1329 yılında yazılan bir kitaptan alıntı yapmış ve bu alıntıyı Kutsal Kitap’ın kutsal kayıtları arasına yerleştirmiştir.

 

Yoksa bununla yetinmeyip Kutsal Kitap’ın Yeşu Bölümünde 10:13’te yazılı olan “Halk, düşmanlarından öcünü alıncaya kadar güneş durdu, ay da yerinde kaldı. Bu olay Yaşar Kitabı’nda yazılıdır. Güneş, yaklaşık bir gün boyunca göğün ortasında durdu, batmakta gecikti” şeklinde kutsal ayette sözü edilen Yaşar Kitabı’nın (Sefer ha Yasher) yazarının da, Musa’dan 2500 sene sonra 1100-1171 yılları arasında Fransa’da yaşamış olan Aşkenazi Yahudi hahamlarından Rebbeinu Tam, ya da diğer adıyla Jacob ben Meir olduğunu da mı söyleyelim.

 

 

Devam edeceğiz…

MISIR'DAN ÇIKIŞ
MISIR'DAN ÇIKIŞ I...
MISIR'DAN ÇIKIŞ II...
MİRDAŞ...
HZ. MUSA...
LEVI BEN GERSHON...
MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ...
BAKİ ADAM...
TORA KİTABI...
DAN SHON SHERBOK...
JACOB BEN MEIR...
KUDÜS AĞLAMA DUVARI...
  • YORUMLAR (0)
  • YORUM YAP
    • İlk yorumu sen yap.
  • Ad Soyad E-mail Adres Yorum